Arkadaşlarım yanımda. İkisi uzaktan arayarak diğerleri görüşmek isteyerek yardmcı olmaya çalışıyorlar. Olanlara anlam veremiyorlar. Benden mantıklı düşünmemi, dışarı çıkmamı biraz gezmemi istiyorlar fakat benim uyuyacak halim bile yok. Sıkılıyorlar hareketsizliğimden, suskunluğumdan, geçer diyorlar.
İçi, günümüzde rastlanmayan cinsten saf, temiz, tutkulu bir aşkla dolu olan gemi batıyor. Bu gemiyi limana çekebilir misin? Kurtarabilir misin gemideki duyguları, yaşanmışlıkları? Nasıl bir fırtınadır bu gemiyi batıran…
Daha da çok, senin gözünde sıradanlaştığımı düşünüyorum. Beni umursamayan, kahrolurken arkadaşlarıyla eğlenebilen bir insan haline gelmen yaralıyor beni. O benim. Ben. Başkası değil. O gece hiç aklından geçtim mi? Bir dakika bile olsa, bütün duygularını kapatıp, alkol ve sigara dumanlarının eşliğinde aklına geldim mi? İlk zamanlarda bunları yapabilir miydin? Yanındayken, ben yokmuşum gibi davranabilir miydin?
Aslında bunların hepsi senin suçlu olmandan kaynaklanıyor. Suçlusun. Bir çuval inciri mahvettin. Bir geleceği kararttın ve birkaç kurdelayı çöpe attın. Bundandır sinirin, öfken, eğlenip dağıtma isteğin. Avuçlarının içinden kayıp giden mutluluğu kaçırdığını biliyorsun. Sen de çok iyi biliyorsun ki, yaptıklarınla sadece kendinden intikam alıyorsun. Kendini cezalndırıyorsun.
Kendi evimde dahil huzur yok bu günlerde. Birkaç hatırlaması kolay etkisi büyük anı etrafımda. Ben hâlâ olduğum yerdeyim. Ve umarım senin evinde huzur vardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder