Önsöz

Fotoğrafım
Köprünün üzerinde omzumda uyurken, seni izliyordum, boğazı aldatırken.

3.29.2010

senle ben değil, sen-ben

Aşk varsa imkansız yoktur.



Odamdayım. Nefes alamıyorum, sağlıklı düşünemiyorum, kendimi tanıyamıyorum. Paranoyak hareketler ve şizofren düşünceler var aklımda. Yatağımda uyuyamıyorum yine, televizyona boş gözlerle bakıyorum. Aklımın bir yanı, hayır hayır hepsi sende. Üç gündür anlamsızım. Seni düşünüyorum, yaşadıklarımızı şu anda ne yaptığını. Bunlar basit ve benim durumumda olan herkesin düşüneceği hisler. Ama ben farklı olarak seni kokluyorum, seni yaşıyorum. Bedenim yanında olmak istiyor. Farklı bir duygu bu her anlamda aklımı tamamen sarmış ve son nefesime kadar peşimi bırakmayacak biliyorum. Kısacası; seviyorum seni. Önünde eğilip sonsuza kadar yalvaracak kadar. Ayaklarına kapanıp beni çiğnemene izin verecek kadar. 


Daha sonra buluşuyoruz seninle. Ben bitkin, olumsuz, düşkün, sen hayat dolu fakat perdenin arkasında yıkılmış, özlem dolu. Gözlerinin içinde görüyorum bunları. O gece sen mi söyledin bana o kahrolası sözleri? Ben mi hâkim olamadım kendime? Hayır yapmadık. Yapamayız! Bizim bulunduğumuz, senin olduğun yer bambaşka, aydınlık ve huzurlu. 


Farklı duygular hissettiğimiz. Evet, karşılaştık seninle, buluştuk. Oturduk ve masaya yatırdık bizi. Oysa ben adam akıllı dinlemedim seni. Bunları ilk defa buradan okuyacaksın. İki saat boyunca seni izledim, dudaklarını, gülüşünü, kadehi tutuşunu, ellerini, sana ait olan her şeyi. Paylaştığımız hayatı düşündüm. Masadan kalkıp sana sarıldığımda yine aynı sendin. Farklı bir kadına sarılmadım ben. Benim için şarkı söyleyen kadına sarıldım tekrar. Beni hâlâ hiç eksiltmeden kendini delice seven kadına.


Aradan bir hafta geçti. Şuanda, ben bunları yazarken arkamda uyuyorsun ya da uyumaya çalışıyorsun. İçimdeki paha biçilmez mutluluk giderek artıyor. Ben duygularımdan eminim ve seninde emin olduğunu biliyorum. Hayatımı adamışım sana. Onursuzun olmuşum. Tekrar birleştik şimdi. Seni hissediyorum yeniden. Tanrım seni hissetmek ne güzel... Biliyorum yazı yazmakta geciktim fakat bundan değişik bir anlam çıkarma ne olur. Sana değer kelimeleri bulmak çok zor. 


Hemen arkamda uyuyorsun. Aşk varsa imkânsız yoktur. Birazdan yanına uzanacağım da imkânsız değil, senin bana bira ısmarlayacağın da. Güneş üzerimize doğuyor, sen-ben gündoğumunu izlemeye gidiyoruz. Ve öylece kalıyoruz.

3 yorum:

Yağız Gönüler dedi ki...

Şu yazdıklarını içim sıkılarak okudum, daralarak, burkularak. Yaklaşık 2 ay önce, 5 yıllık bir ilişkim bitti. Bittiği gün, daha doğrusu gece; arabaya atlayıp evine gittim. Ailesi karşıma çıkmadı, odasında konuştuk başbaşa. Karşımda 5 yıldır çıktığım kızmı vardı, sokaktan çevirdiğim birimi vardı. Şok üstüne şok. "Seni artık sevmiyorum", "sana karşı nötrüm", "içimdekileri söylemesem daha iyi olur"lar duydu bu gönül.

Onurlu oluşumla tanırdı insanlar beni. Ne onur kaldı -kalmıştı- ne başka bişey. Yalvardım, hertürlü "saçmalığı" yaptım.

Sonra babamla konuştum. Herşeyi yaptıktan sonra. "Oğlum" dedi, "birşeyi yapmadan önce 24 saat düşün". Düşündüm. Yok dedim olmaz. Böyle bir kifayetsiz, güvencesiz gönülle bu tekne yürümez.

Bir anda, o 5 yılın sevgi üzerine değil alışkanlıklar üzerine kurulu olduğunu düşündüm. 5 yılda yaşadığımız çirkin şeyleri düşündüm. Onun çelimsizliklerini, vurdumduymazlığını ve her zaman duygusuz olduğunu söylediğim halde -ne büyük hatadır çıkmaya devam ettim- bana kızdığında inadına "evet duygusuzsun" deyişlerimi düşündüm.

Şimdi mi?
İlk 15 günki duygu selini aştıktan sonra hayat çok daha güzel. Heleki onu başkasıyla "yanyana" görünce. Korkunç bir tebessüm oluşuyor suratında. Yani karşındakinin korkması gerek. Heleki ayrıldığın adam kinciyse (yagizgonuler.com index sayfasına dikiz). Kinciyimdir. Ne yapacağım da hiç belli olmaz.

Evet hayat güzel. Arkadaşlar güzel. Verdiğim 5 kilodan sonra göbek daha güzel.

Yaşanmışlıklar vardı. Özel şeyler vardı. Tadından yenilmeyen anlar olmuştu. Paylaştıklarım, yitirdiklerim vardı. Allah affetsindi. Ama hayat bu. Evet klasik, iğrenç ama hayat bu.

Ne kadar güzel söylemiş Candan Erçetin;

"Yalan, dünyada ölümden başkası yalan".

Tanışmak isterim, selamlar.


Yağız Gönüler
(aka Vincenzo)

Maybe. dedi ki...

Yağız lan, Beybin ben. Ehahahe. Bu da Aytekin. Bir türlü tanışamadınız denk gelip. Tanıştırayım :)

Yağız Gönüler dedi ki...

Tanıştır. Çocuğu da üzme. Artık kadın kız milletine düşman kesimin zirve noktasındayım. Herkes akıllı olsun. Ehahe.