Önsöz

Fotoğrafım
Köprünün üzerinde omzumda uyurken, seni izliyordum, boğazı aldatırken.

5.31.2009

slash





ruh hali

hayat = siyah - beyaz

02:26

Ben mi? Evet uyumayı severim. Sadece “O” nun kucağında. Rüya görmüyorum uzun zamandır. Bazı duygularla birleşen uyumalar, bilinçaltımdaki düşünceleri alt ediyor, rüya görmemi engelliyor, hatırlayamıyorum. Hatırladıklarım kesik kesik. Bıçak darbesi var ruhumda, bir harf kazınmış. Hani saf aşklar gibi. Hatırladığım senin yüzün, rüyalarımda. Belirgin, güzel, aydınlık, karamsar, beni seven, dokunmak için heyecanlandığım, yüzün. Yüzün var ellerimde, nasıl da gülüyor… Kolların omzumda, parmakların saçlarımda. Nedir bu? Seninle benim aramızdaki. Özür dilerim “seninle ben” değil “sen-ben”.

- Günaydın.
(Uyandım, gözlerimi açtığımda yanımdasın bir dakika…)
- Günaydın sevgilim.

Hayatıma karıştın. Seninle yeniden yaşıyorum, doğdum, büyüyorum.
Bu arada
Dün seni gördüm rüyamda.

5.27.2009

.

Bugünlerde karmaşık bir ruh hali içerisindeyim. Hayat önümden akıp gidiyor ve ben yakalamaya çalışıyorum. Hızlı akan bir nehirde yüzmek zordur, boğulmamak için uğraşıyorum. Bir yandan sınavlar ve okulu bitirme derdi, bir yandan babam, kuşatılmış durumdayım. Karanlık ve ıssız bir otobandan geçerken "ya, şu an burada, tek başıma olsaydım" diye düşünürsünüz ya, iç geçirirsiniz; neyse ki arabadayım ve yola devam ediyorum. İşte ben o yolu bitirmek için uğraşıyorum.

Bir de sen olmasan. Varlığınla ayakta duruyorum. Hayat arkadaşım.

5.26.2009

;




Kalbim sana ait.

5.25.2009

,

Gülerek, kaçıyorsun benden. Biliyorum; kaçan kovalanır. Seni yakalamak için son gücümü kullanıyorum. Dokunuyorum sana, ağlamaya başlıyorsun. Bu yaptığın şaka güldürüyor beni aslında hep gülüyorum, içim gülüyor. Yaşamak seninle, düşünmeden, heyecanla… Bitmiyorsun, doymuyorum, susuyorum sana, azalmıyorsun, izliyorum seni gizlice, görmüyorsun.

Seninle uyumak, uyanmak, uyumak, uyanmak, uyumak uyanmak.

sıkıntı

Maybe'yi tavlada üst üste 6-4 ve 6-3 yendim. 5 te biten oyunları sevmiyorum, sıkılıyorum.

5.21.2009

.

Şu doktoru da arasam mı acaba? Hayır hayır… gidip kendim görüşeyim. Sanırım en iyisi bu. Hem hiçbir konuda kesin bir sonuca varamadım. Cezamı çekiyorum ne? Nede olsa düşüncesiz bir adamım, bugünlerde de biraz boşverdim gibi… Yapma ama ben mi boşverdim? Hay şu kaldırım taşlarının da Allah belasını versin! (Delikanlı, gece vakti yolda durmuş böyle bağırmıştı) Burası da İstanbul işte, medeniyetin beşiği… Biraz dikkatsiz olsa bacağını kıracak insan. Keşke “biliyor musun” diye başlasaydım konuşmaya. Evet, “biliyor musun seni ne çok sevdiğimi?” Yok canım sende… Ha ha… Bazen de ne komik oluyorum. Sarhoşum ya ondandır. Çok mu kaçırdım yine ne? Bir dakika! Neden çok kaçırmış olacakmışım? Ne kadar da herkese iyiyi, doğruyu öğretmeye çalışan, kendime saklayacağım aklımı başkalarına dağıtmaya uğraşan bir adam olsam da, biraz kaçırabilirim. Gecenin karanlığı beni kendine çekiyor, kapılıp gidiyorum…

Delikanlı yürürken aklından böyle kopuk kopuk düşünceler geçiyordu işte. Temiz hava biraz ayıltmıştı onu. Beş dakika sonra bütün siniri geçince, yatmak isteyebilirdi. Ama bulvara birkaç adım kala bir çalgı sesi geldi kulağına. Sesin geldiği yana baktı. Tek katlı ama uzun, eski ahşap bir evin önünde, çalgıcılar romantizmi konuşturuyordu. Gitar flüt ve ince bir ses… Durdu yine onu düşündü.

5.18.2009

notlar

*Dostoyevski'nin kısa öykülerinin toplandığı yeni basım bir kitabını aldım iletişim yayınlarından. Tavsiye ederim. Çok az bulunabilen kısa öyküleri de bu kitapta.

*Maybe'nin verdiği Gazap Üzümlerini hala okumadım, sıra gelmedi, asıl 7 aydır küçük prensi okumamı istiyor, bugün okuyacağım yoksa öldürülmekten korkuyorum.

*Tercihlerini önemsemeksizin, küçük iskenderi sevmiyorum hâlâ.
"Dostoyevski, kendisinden bir şey öğrendiğim tek psikologdur."

Nietzsche

5.17.2009

You know you drive me up a wall the way
you make good on all the nasty tricks you pull
Seems like we're makin' up more than we're makin' love
And it always seems you got somn' on your mind other than me
Girl, you got to change your crazy ways


Ben seni düşünüyorum seni
Hani tıpkı o ilk günlerdeki gibi
Kalbim diyorum kalbim
Daha dün tezgahtan çıkmış bir su sayacı gibi
Aşkı anılar besliyor düşler kadar
Bu yüzden diyorumki aşk eskidikçe aşktır
Sevgi eskidikçe sevgi

Günümüz ekmeğimiz, türkümüz
Çoluğumuz çocuğumuz
Binalar yan yana yükselip gidiyor
Vapurların ağzı köpük içinde
Uzaklarda ne kapılar açılıyor
Trenin biri bir istasyona varıyor
Ordan çıkıyor biri.

Her şey biliyor her şey
Sen biliyor musun bakalım
Seni nice sevdiğimi?
Üstüne titrediğimi?

Geldiğimi?
Gittiğimi?

(C.S.)

5.14.2009

B. Arkadaşım!

Sensiz hiçbir şey olmuyor. Her hayalim, her düşüncem, her gerçekleştirdiklerim seninle. Birde seviyorum seni. Fularının üzerine sinen kokunla ayakta duruyorum, uyuyorum, kalkıyorum, gidiyorum, geliyorum.

Dün yanımdaydın. Hep yanımda olacağını düşündüğümdeki mutluluğum, seni her gördüğümdeki heyecanla eşdeğer. Biliyor musun seni yanımda hissetmek istedim, en zor anlarda, zor saatlerde. Hissettimde. Bedeninle değil, yanımda olmak isteyen sevginle.

Ne kadınsın sen…

Yine dün akşam beraber bira içerken anladım ki “su” gibi ihtiyacım var sana. Bir yandan da üzüldüm, beni düşünürken projeni aksattın. Bitireceksin değil mi?

Seni, daha on sekiz yaşında iken yaşadıklarını, gözlerinde, içinde yaşadım. Daha iyi anladım, kolay olmadığını. Yine seni izledim gizlice, bir düğüm daha attım. Seni kendime bağladığım ip daha sıkı, kopamaz, kopmamalı.

Deniz bana seni anlattı bugün, sonsuzluğunu.

Şimdi, deniz kenarında bir otobüs durağından yazıyorum sana. Aslında bu önemli değil, her yerden yazıyorum, yaşadığım her yerden. Hava güzeldi bugün. Akşam üstü. Önümde senin için saklamak istediğim bir fotoğraf karesi var. Yinede biraz üşüdüm mü ne? Ne güzel ısıtırsın beni.

Hayatın gerçekleri beynimizin içinde birer çukur açmış, girdap oluşturmuş. Bazı günler susamışız sevgiye. Acıkmışız bazen en yakınlarımıza. Yinede kurtulmuşuz, kurtulacağım.

Seninle.

Gözlerinden.

A.

5.13.2009

bekle

Nihayet yanındayım.

Heyecan içinde koşarken sana, neler düşündüm neler… Bize bunu neden yaptığını da düşündüm. Neden yaşadık bunları? Eminim seninde kendince cevapların vardır ama bizim daha çok sorumuz var.

İkinci gün… Umarım bugün biraz daha iyisindir. Şuan yanına doğru bitmek tükenmek bilmeyen bir yolculuk yapıyorum. Zaman önümdeki engel… Dün gördüm ki biz senin için ağlıyoruz fakat sen hem bizi hem de hemşireleri güldürmeye çalışıyorsun. Biliyorum hiç uslanmayacaksın. Unutma ki ne yaparsan yap hep yanında olacağız. Hâlâ seviyoruz seni, eksilmiyorsun. Dün gözlerimin içine öyle bir baktın ki, son bakış olarak kabul ettim. Anlamlı bakıyordun, özlemiş, zamanı gelmemiş, gitmek istemeyen, bizi seven bir bakıştı o. Ben de o şekilde baktım sana. Hayatı anlattık birkaç saniyede. Ve ben anlattıklarının hepsini anladım. Umuyorum ki sen de anlamaya çalışmışsındır.

Dün, yıllar sonra biraz daha büyüttün beni. Birkaç yaş daha yaşlandım. Şimdi istiyorum ki bu bana öğrettiğin son şey olmasın. Seni senden öğrenmek istiyorum.

Arkadaşlarının çok selamı var sana. Birkaç akrabanın da. En çok da Erol abi’nin. Senin kahvende oturduk dün. Arkadaşların seni sordu, gözlerimiz anlattı, yorgunluğumuz. Çay, sigara, masalar, arkadaşların hatta telefonun bile oradaydı. Bir tek sen eksiktin.

Eksik olma.

Şimdi sırası değil,
gitme baba.

5.12.2009

dram...

Bazı anlar vardırki kelimeler kifayetsiz kalır, zaman durur, ilerlemez. İnsan içine düştüğü bu kötü durumdan hemen kurtulmak ister. Ama bazı gerçekler bu isteklere engel olur...
İşte Maybe de bu aralar, kurtulmak istediği bir durumda... Tavlada işler yolunda gitmiyor. Arturo'nun bilek gücüyle alınmış haklı galibiyetleri, Maybe yi biraz daha çıkmaza sürüklüyor.
Ankara'da da Arturo güldü. Birde Maybe'nin tavla üzerine yazdığını iddaa ettiği kitabın, ikinci baskısını iptal etmişler.

Devamını yazmam için bana teklif geldi.

Öptüm

5.10.2009

birkaç şerit

Otoyolun şeritlerine dalmış, birisini düşünürken veya istemsizce hüzünlenirken, radyoda neden hep duygusal bir şarkı çalar. Nasıl bir tesadüftür…

Seni izliyordum bende… Otobüsün radyosunda bana hüznü anımsatan bir şarkı. Sanırım coldplay. Uyuyorsun kucağımda, rüyalarını merak ediyorum. “Seni seviyorum” diye sesleniyorum, duymuyorsun. Bilmem belkide yüzündeki gülümsemenin sebebi budur, hissetmişsindir rüyanda.

Yarım saat oldu hâlâ seni izliyorum. Sıkılmak mı? Ne demek! Her geçen saniyenin bile bitmemesini istiyorum. Otoyolun şeritleri üstümden geçiyor, ikiye ayırıyor beni. İki tarafımda seni seviyor.

Kucağımda uyuyorsun. Aman tanrım, ne büyük mutluluk! Hissediyorum seni, vücudumda. Bilmem kaç şerittir aşığım sana.

Hâlâ seni izliyorum.
Benim nazarımda, dünyanın en değerli annesine;

Üzülmesine bir an bile katlanamadığım, beraber yaşadığım, beraber geçmişi ve geleceği paylaştığım, iç ve dış güzelliğini bize yansıtmış olan

Anne

Sana olan sevgimin değerini ölçmek bir kenara, tam olarak gösterebildiğimden bile şüpheliyim. Bakma sana aldığım bu çiçeklere. Yetmiyor sana. Yetmez! Birde çok seviyorum seni. Her emeğinin, her çabanın farkındayım. Umarım sende benimkilerinin farkındasındır. İstemeden de olsa yaşadıklarımız, geleceğin bir aynası olamaz. Birbirimizi her geçen gün daha iyi anlayacağımızı umuyorum

Ve hala anlayamıyorum, senin içindeki sevginin şefkatin büyüklüğünü, yüceliğini. Milyonlarca insanın arasında kendimi şanslı saymak ve açıkça gurur duymak da benim mutluluğum.

Sev beni anne… Bütün hayallerinin gerçekleşmesi dileğiyle




İlk oğlun

5.07.2009

.

Zor, ikimiz içinde zor günler. Alkol ayakta tutuyor bizi bu aralar, biraz da senin neşen. Doğru orantı var aramızda, seninle birlikte ben de mutlu oluyorum. Birde şu saklanamayacak kadar güzel neşeli halin olmasa… Gün ışığı gibi ihtiyacım var sana. Bunu bildiğinden söylüyorum ki arkama geçmeni ve birazda hayata benim gözlerimden bakmanı istiyorum. Bir yandan da farkındayım, görüyorum içini. Sen de farkındasın, coşkum, sevincim hemen belli olurda, üzüntüm kederim içime akar. Bu karmaşıklıkta bile seviyorum yanında olmayı.

En çok da hatasız kurgumuzu seviyorum. Bizler iyi oyuncularız, seyirciler tekrar tekrar izlemek istiyor.

bazı gerçekler

Dün Asmalımescit'te tam bir dram yaşandı. Maybe yi tavlada dört (4) kere yendim ve uzun süren yenilgi serisine son verdim;
6-2, 5-3, 5-2, 5-3
Bu sonuçlar üzerine üzerime saldıran Maybe, akşamda kendisini alkole verdi. Beni şanslı olmakla suçluyordu ama asıl farkına varması gereken şey:
bu şans değil, bilekti.

5.05.2009

Daha yüksekten bırak

acı çekmemek için

parçaların birleşmesin.

mavi-yeşil

Yaşamın kıyısındayım şimdi, senin sahilinde. Hiçbir gereksiz gürültü yok ruhunun denizinde. Kendimi o, ucu bucağı olmayan boşluğuna bıraktım, duygularının limanında. Ne kadar da güzel bedeninin kumsalı, kaybediyor beni teninin beyazı. Huzur içinde yatıyorum, hayallerinin kumdan evinde. Çok değil az önce seni sordum, başıboş denizyıldızına. Senden uzak olduğumu söyledi, dört tarafı kokunla çevrili bir ada.

5.04.2009

açıklama

Maybe ye kaybettiğim bir iddaa üzerine profil fotoğrafı değişmiştir. Maybe'nin şansı her zaman her yerde devam ediyor. Delirmek üzereyim !