Önsöz

Fotoğrafım
Köprünün üzerinde omzumda uyurken, seni izliyordum, boğazı aldatırken.

7.05.2010

Su.




Ozan İstanbul’daydı. Sıcak, içten bir arkadaşla konuşma fikri için koşarak Ankara’dan geldi adeta. Beni açık yüreklilikle ve objektif olarak dinledi. Ozan, genlerinde komedi olan, yüzüne baktığında insanda gülme isteği uyandıran bir insandır. Kötü anıların yanında biraz gülmek bana hiç olmazsa nefes aldırdı. Yine de içim donmuş bir kere, eritmek için daha ne sıcaklar gerekiyor. Fakat bir erkek olarak, en yakın arkadaşlarının birinin yanında olması gibi bir ayrıcalık olamaz. Alkolün tadında bile bir değişiklik yapabiliyor. İnsanı sadece, beni tanıyan ve “doğruları” bilen bir insanın varlığı bile yetiyor. Kaç kişiyi kandırabiliriz yalanlarla? Gerçeği saptırarak, kaç sonuca hükmedebiliriz? Ama belki bu “gerçeği saptırmak” bizim kendi benliğimizi rahatlatabilir. Fakat bu ne kadar doğrudur bana attığın mesajlar dururken?

İşte böyle. Ozan yanımdaydı. Dilek aradı. Su’yu görürsen öp benim için. Kendi facebook’unu oluşturur umarım yakında.

Yüzünde, küçüklüğünden kalma saflık, çift katlı otobüste omzumda uyumuştun.
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.

1 yorum:

Efsa dedi ki...

"Yüzünde, küçüklüğünden kalma saflık, çift katlı otobüste omzumda uyumuştun.
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni."

çok içtendi