Önsöz

Fotoğrafım
Köprünün üzerinde omzumda uyurken, seni izliyordum, boğazı aldatırken.

8.24.2010

ne?

Şarkılar anlamını yitiriyor. Oysa ne değerlidir onlar, ne anıları vardır. Üç nokta kırk saniyelik bir şarkı gibi yaşıyorduk hayatı. Ne uzun yıllarca yaşayacak bir eser, ne de bir haftada unutulacak. Ortalarda bir yerde ama özel, herkesin bilmediği, yaşamadığı yaşamlar.

Hayallerdeki kadın değil “gerçek” kadın. Herkes hayalindeki kadına sahip olmak ister fakat bir gerçek kadın vardır. O da faili meçhuldür. Ya öldürmüştür ya ölmüştür. Her ikisinin sonu da aynıdır; yalnızlık.

Boş ve yalnız kaldığımda bir sürü de acı çektim. Yüreğimin bir köşesi acı çektiğime inanmayıp kendimle alay ederken, bir yandan da gerçek bir acıyla kıvranır kıskançlıktan kudururdum. Bir an kendime bakar ve önümde uzun bir hayat olduğunu düşünür, bir an ise gece yarısı eve dönerken hayatımın bundan sonrası anlamsız gelirdi bana. Gülümsedikten hemen sonra duraksardım. “Ne yapıyorum ben?” Kendimde miyim?” “Nedir bu içimden gelen ses?” İçimdeki, yüreğimdeki insanla muhabbet ediyormuş gibi konuşurdum. Benden farklı kişilikte birisi var orda biliyorum. Daha kararlı benden dediğim dedik birisi, sonra devamlı fikir üretiyor fakat ya yok ya da yanlış fikir beyan ediyor. Mesela sinirlerimi kontrol edemediğim saçmalığı gibi. Ne saçmalık ama…

Yazmazsam yaşayamam cümlesini söylerdim bir zamanlar fakat o kadar duygusuzum ki bazen kendime şaşıyorum. Bir yandan da yazacak o kadar çok şey var ki… Şimdilerde yeni bir defterim var her aklıma geleni yazmaya çalıştığım. Bir de baktım sayfaları bomboş kirlenmekten korkuyorlar. Birkaç kere yeltenmedim değil yazmaya çalışmaya, yine de anlamsız geliyor, vazgeçiyorum.

Vazgeçmek demişken; ben vazgeçmedim. Ben gitmedim. Tam tersine arkana geçmiş seni izliyordum. O kadar yakındın ki bana sadece aramızda okyanuslar vardı. Oysa ben teninin kokusunu duyabiliyordum. Bir sonraki hamleni tahmin etmeye çalışırken çoktan yok olmuştun. Çok hızlıydın. Tünelden Karaköy’e indim bugün, yine de yakalayamadım. Yüzlerce kezdir biliyorum bu yolu yüzlerce ayrıntı aklımda.

İki çay söylemiştik biri açık.

4 yorum:

Efsa dedi ki...

Barış Manço nun çok sevdiğim bir şarkısı var, "gel" diye. İkinizinde dinlemesini isterdim.

AKD dedi ki...

Şarkı gibi yaşamak lazım bazende.

Hazel dedi ki...

bence bir şarkı gibi değil roman gibi yaşıyoruz.Şiir bile olamıyoruz.Şakıların her kelimesi anlam yüklüdür.Biz boş yaşıyoruz.

tabi senin orda anlattığın,yanındaki kişiyle yaşadığın kısa süreyse o zaman haklısın.

çok güzel bir yazı olmuş.Eline sağlık.

Burcu dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.