Önsöz

Fotoğrafım
Köprünün üzerinde omzumda uyurken, seni izliyordum, boğazı aldatırken.

10.20.2010

x & y





Yer: Beyoğlu Tünel merdivenler. Günün önemi yok. Saat bilinmiyor.

Y: Kaçıncı defadır uyarıyorum seni, artık kendine çeki düzen vermen gerekiyor. Yaşadığın bu hayatın bir yere gittiği yok, ilerleyemiyorsun, aynı yerdesin. X: Aynada kendi yansımana baktın mı hiç? Benim hayatıma yorum yapacak son kişi değilsin belki ama listenin sonlarındasın. Yaşıyorum sadece, bırak nefes alma özgürlüğümü kullanayım. Y: Peki sen beni de eleştir hatta senden daha aşağıda olayım fakat yakında açık havada boğulmaya başlayacaksın, farkında olmalısın. X: Mesela yavaş içiyorsun bugün. Şu an bu benim için daha büyük bir sorun. Y: Hafızanı boşaltma işlemi nasıl gidiyor? Kurtulabiliyor musun verilerden? X: Hastane yıkıldı, doktorum beni terk etti ve bütün güzel hemşireleri öldürdüm. Son hatırladığım votka içerken saçları uzundu, şarap içerken kısa. Y: Hangi zaman diliminde yaşıyoruz peki? X: Kimsenin mutlu ölmediği bir zamandayız. Y: Kaç seferdir aynı lakırdılar… Bıkmadın mı benimle buluşup boşluk hakkında konuşmaktan? X: Asıl merak ettiğim; neden bana ilgi gösteren her kadına âşık oluyorum? Y: “Her kadın” olarak yaptığın benzetme belki de senin çıkış noktan, belki de kişiliğinin özüne açılan bir kapı, belki de hiçbir şey. Seni tanımak kolay değil. X: En kuytu ıssız köşelerde bile kalabalığım bazen. Bu hiçte sandığın gibi kolay değil. Ne kadar uzaklaşıp kurtulmak istersen o kadar özlüyorsun insanları. Yalnızlık klişe kalıplar halinde etrafını sarıyor fakat biliyorsun ki sabah uyandığında yine yalnız olmak isteyeceksin. Y: Benim sorunumun temeli de bu olmalı. Ne zaman birisine bağlansam daracık bir hücreye kapatılmış gibi hissediyorum. X: o kadarda basit düşünme. O hücreye kiminle kapatıldığında çok önemli ya da bunu hissedebilmek. Bence yaşayacaksın, sadece hissedemiyorsun gerçeği. Oysa ne kadar da güzel yaşanır, hayaldeki kadın gerçeğe dönüştüğünde. Y: Gerçekten hayal ettiğim gibi bir kadın yaşıyor mudur sence? X: Aslında bakarsan öyle birisi yaşamıyor. İnsanları değiştirmeye çalışmak en büyük sorunumuz. Oysa mutluluk o kadar da uzakta olmamalı. Sadece kabul et, o nasılsa öyle sevmeye çalış çünkü gerçek bir histe buna ihtiyaç bile duymayacaksın. Şu karşıdaki adama bak mesela; göründüğü kadar yaşlı olmadığı halde alkol cildini eskitmiş. Saçı sakalı birbirine karışmış, belli ki sokaklarda yaşıyor. Yeterince kilo da almasına ve alnındaki kırışıklıklar yanaklarına kadar inmesine karşın yüzünde farklı bir asillik var. Eminim ki bir zamanlar önemli biriymiş. Mesela bu adam geçmişe dönmeyi ve her şeyi öylece kabul etmeyi ne kadar çok istiyordur. Y: Peki sen geçmişe dönme şansın olsa bunu kabul eder miydin? X: Böyle bir şans için parmaklarımın birisinin kesilmesine bile razıyım fakat kabul etmeli ki böyle bir ihtimal yok. “Elvis”i öldü onun. Belki cennette “Camus” ile konuşabilir.

4 yorum:

*Caliope dedi ki...

gerçekten hayal etmiyoruz, öyle de bir kimse yok. x & y gerçek olan.

selcen karatay dedi ki...

geçenlerde zaman makinasını keşfettim.
o günden beri sadece ona sabitçe bakıp kullanıp kullanmayacagımı düsünüyorum. uyuyamıyorum.

Kıreyzi Görl dedi ki...

Jeppe bir hendekte uyuya kalır. Öyle olur böyle olur derken, şu anda benim yazmaya üşendiğim kısımlarda Jeppe tebrik edilesi bir insandır. X ve Y Jeppe ile tanışsalardı hayatları değişirdi. Çok kral adamdır Jeppe.

Arturo dedi ki...

caliope: x&y gerçek kişiler tamamen.

selcen: öyle bir makine keşfettiysen kullanmalısın bence.

terazilastik: merak ettim jeppe yi.