Önsöz

Fotoğrafım
Köprünün üzerinde omzumda uyurken, seni izliyordum, boğazı aldatırken.

6.14.2010

eğer aklına koyduysan.

Yıkanıyorum. Sular dökülüyor üzerimden. Kirli-paslı sular. Kendimi arındırmaya çalışıyorum senden. Bedenim çürümüş, ellerim titremiş, ruhumun tarihi geçmiş. Yorgun düşmüşüm, bitmişim, tükenmişim. Terk edilmiş bir bedeni, terk edilmiş bir ruhu yaşatmaya çalışıyorum. Yoğun bakımdayım. Bana yaşattıkların mıh gibi aklımda. Zihnim karanlık. Kafamı ne tarafa çevirsem, gözlerim ne kadar kapalı kalsa gitmiyorlar. Gidemezler! Bir yandan etrafımda yüzlerce, binlerce kelime uçuşuyor. Yazıya dökülmeyi bekliyorlar fakat o kadar karışık ki orası, seçemiyorum.  Bu birazda cımbızla bir tek saç teli yolmak gibi. Doğru tel hangisi? Evet, yazılar dökülmek istiyor ellerimden fakat bizim için değil. Kendi duygularım, kendi yaşadıklarım, kendi sevgim için. Sen kendini ararken, ben kendimi biliyorum, kendi hislerimi tanıyor beni. Kendimi anlatmaya çalışacağım bunda sonra. Bu hissettiklerim ilk değil neyse ki… Son mu bilmiyorum.


Yinede ne biliyor musun; bir gün bir isteğin olursa biliyorum ki “koşarak gelmeme değecek olmasa da” koşarak gelirim. Beliririm kapında. Ama eğer sen aklına koyduysan, değiştirmeye çalışmanın, konuşmanın bir anlamı yok. Durdurmaya çalışmanın bir anlamı yok. Peki, bizim farkımız neydi herkesten? Zorluklar üzerimize geldiğinde kaçmamız mı? Boşver. Sen üzülemezsin ne de olsa ölümde, ayrılıkta. Körelmiş duyguları canlandıramazsın. Senin üzgünlüğün bir an, senin gülümsemen bütün gün. Bu yüzden savaşmanın da bir anlamı yok.

Bana her sinirlerini kontrol edemiyorsun dediğin an bilmiyordun ki o sinirler kaç sevgiden oluşuyor…

2 yorum:

Berrin dedi ki...

of ki off..

mergiz dedi ki...

kendimi buldum desem... :/