16:45 Ofisten erken çıkıyorum, kaybedecek vaktim yok. Hemen bir taksiye atlıyorum. 17:00 de Kabataş’tayım, O’nu arıyorum;
— Nerdesin?
— Okulda, Starbucks’tayım, dersim yok.
— Tamam ben 17:30 da çıkıyorum, 18:00 de Karaköy’de buluşalım.
— Tamam, ara beni.
Deniz biraz daha mavi o akşam, gökyüzündeki bulutlar kaybolmuş, O’nun gülümsemesini bekliyor yaşam. Taksici bana soruyor: “Neden gülüyorsun delikanlı?” “Âşık mısın yoksa?” “Çok mu belli oluyor amca”. O’na sürpriz yapacak olmanın verdiği heyecanla ve mutlulukla. Çok severim sürprizleri. Birde O’nu bir an bile gülümsetebiliyorsam… Hayatımda “O’nun” için bir şeyler yapabiliyorsam…
17:20 Okulunun önündeyim. İner inmez arıyorum hemen:
— Nerdesin?
— Starbucks’tayım hala…
— Bana kahve ısmarlamayacak mısın?
— Nasıl?
— Kahve içmeye geldim okula içeri almıyorlar.
— Saçmalıyorsun! Nerdesin sen?
— Kahve ısmarlayacak mısın? Ona göre söyleyeceğim.
— Şaka yapıyorsun dimi?
— Hadi gel al beni kapıdan, içeri almıyorlar tek başıma.
— Salak! Geliyorum! (Gülmeler ve çığlıklar).
Koşarak sarılıyor bana. O kadar heyecanlı ki düşmemek için bir adım geri atıyorum. Sarılıyor, öpüyor ve teşekkür ediyor.
Eğer seni kısa bir an bile olsun mutlu edebildiysem…
Not: Kahve ısmarlamadı bana. Ayrıca dolabındaki fazla eşyaları turuncu çantasına doldurup bana taşıtmaya çalıştı. Reddettim. Bir dahaki sefer için şüpheliyim.
:)
7 yorum:
Çok qüzel bi duygu =)
Süper :)
pembe olsa neyse de turuncuyu taşımalısın :)
aşk ne güzel.
teşekkürler (:
aşkın tarifini soruyorlar ya cevap olarak bu yazıyı göndermek lazım:)
tarif edebildiğime çok sevindim.
çok hoş gerçekten, anlatım süpper :)
Yorum Gönder