Önsöz

Fotoğrafım
Köprünün üzerinde omzumda uyurken, seni izliyordum, boğazı aldatırken.

5.21.2009

.

Şu doktoru da arasam mı acaba? Hayır hayır… gidip kendim görüşeyim. Sanırım en iyisi bu. Hem hiçbir konuda kesin bir sonuca varamadım. Cezamı çekiyorum ne? Nede olsa düşüncesiz bir adamım, bugünlerde de biraz boşverdim gibi… Yapma ama ben mi boşverdim? Hay şu kaldırım taşlarının da Allah belasını versin! (Delikanlı, gece vakti yolda durmuş böyle bağırmıştı) Burası da İstanbul işte, medeniyetin beşiği… Biraz dikkatsiz olsa bacağını kıracak insan. Keşke “biliyor musun” diye başlasaydım konuşmaya. Evet, “biliyor musun seni ne çok sevdiğimi?” Yok canım sende… Ha ha… Bazen de ne komik oluyorum. Sarhoşum ya ondandır. Çok mu kaçırdım yine ne? Bir dakika! Neden çok kaçırmış olacakmışım? Ne kadar da herkese iyiyi, doğruyu öğretmeye çalışan, kendime saklayacağım aklımı başkalarına dağıtmaya uğraşan bir adam olsam da, biraz kaçırabilirim. Gecenin karanlığı beni kendine çekiyor, kapılıp gidiyorum…

Delikanlı yürürken aklından böyle kopuk kopuk düşünceler geçiyordu işte. Temiz hava biraz ayıltmıştı onu. Beş dakika sonra bütün siniri geçince, yatmak isteyebilirdi. Ama bulvara birkaç adım kala bir çalgı sesi geldi kulağına. Sesin geldiği yana baktı. Tek katlı ama uzun, eski ahşap bir evin önünde, çalgıcılar romantizmi konuşturuyordu. Gitar flüt ve ince bir ses… Durdu yine onu düşündü.

2 yorum:

BlahBlah dedi ki...

yine başa mı döndü?

Arturo dedi ki...

tekrar ve tekrar.